4 Nisan 2010 Pazar

Ben ve Babam Aycan


Günümün en keyifli zamanı işte bu. Ne zaman babam Aycan beni kucağına alır ve karnımı okşarsa. İşte o zaman günümün tüm stresi gidiveriyor. Ne bizim apartmanın önünden ayrılmayan ve annenim her gün beslediği sokak kedileri, sokağa yeni taşınan köpekleri hizaya getirmenin stresi, kedilerin mamalarını kaçıran kargalara karşı verdiğim savaş, ne de bizim sokağın yeni fedaileri üç sokak köpeği kalıyor aklımda. Hepsi bir anda aklımdan uçup gidiyor, babamın kucağında huzura kavuşuyorum. Acaba o da benim yaşadığım stresi yaşayıp ben onunlayken rahatlıyor mudur?

30 Mart 2010 Salı

Denis ve Asya





Bizim ailenin ikizleri Denis ve Asya. Babam Aycan'ın kuzeninin bebekleri. Kendileri İtalyan Türk. 2 ay önce dünyaya geldiler. Annem ve babam, tüm aile onları çok sevdik. Ben kendileriyle hiç tanışamadım, ama kokularını biliyorum. Annemin ve babamın üstüne siniyor kokuları. Bebek bebek kokuyorlar. Dünyanın en güzel kokusu. Denis ve Asya yarın ülkerine dönüyor. Benim gibi bir köpek ablaları var. Adı Ayla. Ayla onlara çok iyi bakacak. O da ikizlerle tanışacağı için çok heyecanlıdır. Annem ve babam Denis ve Asya'da bayağı bebek bakma pratiği yaptılar. Gerçi alt değiştirme konusunda benim yavrularımdan antremanlılar. Ama bu iki bacaklı bebeklerin bakımı dört ayaklılardan daha farklı oluyormuş.

Sevgili Denis ve Asya, güle güle gidin. Yolunuz açık olsun. Yaza görüşürüz. Ablanız Ayla'yı sakın üzmeyin, ne de olsa o sizin ablanız.

Sizi çok seviyoruz.

31 Aralık 2008 Çarşamba

Mutlu Hav Hav Hav

Herkese uzun bir zamandan sonra tekrar merhabalar. Şehre taşındıktan sonra ne kadar yoğunlaştığımı anlatamam. Artık ofise gidiyorum, yürüyüşe gidiyorum, alışverişe gidiyorum. Kolay değilmiş şehir köpişi olmak. Ama yine de bahane değil biliyorum yazmamak için. Fakat olmadı. Bundan sonra daha düzenli bilgi geçmeye çalışacağım.

Bu yılbaşında Kısmet bize geldi. 1 haftadır bizde kalıyor. Tabi o halen bahçeli bir yerde yaşadığı için, apartmanda yaşamanın adabını bilmiyor. Bu haftam ona, şehirli olmanın adabını öğretmekle geçti. O kadar geri kalmış ki, kediler ve köpekler arasındaki ilişkiden bile habersiz. Ben onu uyarmasam bizim mahallenin kedileri onun gözünü çoktan oymuştu. Tüm kedilerle oynamaya çalışıyor. Bir de kendine bir erkek arkadaş yaptı.
Bizim sokağımızın koruyucusu Dixie ile aralarında bir yakınlaşma var. Ben ona "bu şehir köpekleri senin oralardaki köpeklere benzemez, dikkatli ol." dedim. Ama niyetleri ciddiymiş. Hadi bakalım     hayırlısı.

Ben sevgili dostumla güzel bir yılbaşı akşamı geçirmeyi planlıyorum. Ama maalesef Nurcihan beslenmeme acayip taktığından dolayı menüde bir değişiklik yok. Neyse, buna da şükür.

Yeni yılınızın sevdiklerinizle birlikte güzelliklerle dolu geçmesini dilerim.

NOT: Annoya senin bahsettiğin noel kekinden bana hiç vermediler. Şeker bana iyi gelmezmiş. Neyse çok lezzetli görünüyor fotolardan. Cancan ve sana afiyet olsun. 


6 Mayıs 2008 Salı

Yavruma EV
















Nurcihan ve Aycan bir haftadır yoklar. Ben de dostum Kısmet'e kalmaya gittim. Güzel güzel koştuk oynadık.

Nurci beni almaya geldi. Çok üzgün görünüyordu. Anlamadım doğal olarak, beni gördüğünde bile büyük bir tepki vermedi. Sonra öğrendim ki Oğlum Chico için acil yeni bir ev bulunması gerekiyormuş. Ya en çok korktuğum şey bsşıma geliyordu.

Neyse Chico 6 aylık oldu. Son hali başı yukarıya kalkık şeOna ev bulmama yardımcı olur musunuz? Ilgilenenler Nurcihan'ı (532) 3874623'tn arayıp bilgi alabilirler.

25 Nisan 2008 Cuma

Parmaklıklar arasında..


Evet sonunda taşındık. Artık şehirde yaşıyorum. Ne kadar zormuş inanamıyorum. Tamam kurallar olduğunu ve alışmam gerektiğini biliyordum. Ne bileyim mesela havlamam, koşmam yasak. Fakat en zoru tasma ile dolaşmak. Beni günde 4-5 kere çıkarıyorlar. Anladım ki şehir sokakları kedilere ait. Tüm köpekler tasma ile gezerken tüm kediler özgür... Garipsememek elde değil. Bizim Zekeriyaköy'ün sokak köpekleri bu işi görse ne eğlenir... Tabi bizde karizma anında biter. Ne de olsa orada evimizi koruyorduk.

1 Mayıs Yardım Yemeği

Bugün Nurci ile arabayla dışarı çıktık. Otoban'ın kenarında ezilmiş bir yavru köpek gördük. İçimiz burkuldu, bakamadık. Biz çok şanslıyız ama diğer sokakta yaşamak zorunda kalan hayvanlar bu kadar şanslı olamıyor. Sokak Hayvanları için bir yardım gecesi organize ediliyor. Zekeriyaköy'ün en keyifli restoranlarından biri olan "Fincan"da, 1 Mayıs'ta verilecek yemeğe vaktiniz olursa katılın. Hem güzel yemek yiyebilir hem de sizin de çorbada tuzunuz bulunur. İlgilenenler Nazmiye Hanım'dan ayrıntılı bilgi alabilirler. Telefon (212) 202- 7770 veya (533) 211- 7714. Desteklerinizi bekliyoruz.

20 Nisan 2008 Pazar

Korsan ve Lord

Bugün Korsan'ın (eski ismiyle Kartopu) sahipleri Rıfat Bey ve Ece Hanım bizi davet ettiler. Bir gittik ki mutluluğum ikiye katlandı. Lord da (eski ismiyle Hickup) gelmez mi... Nasıl mutluyum anlatamam. İki oğlum da çok yakışıklı olmuşlar. Boyları selvi gibi uzamış. Nasıl güzel oynadık anlatamam. İsmi birbirne zıt iki kardeş.. Ama huyları aynı. Her ikisi de terbiyeli ve akıllı.. "Sizi tanıdılar mı?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Hem de ne tanımak. Önce benim üstüme atladılar. Tıpkı eski günlerde meme emmek için sırtıma atlayıp devirmeye çalıştıkları gibi. Korsan Nurci'nin kucağına çıkmaya çalıştı. Lord Aycan'ın yanından ayrılmadı. Ayrıldığı zamanlarda da Nurci'yi gidip öpüyordu. Koştuk durduk. Hala küçüklükte yaptıkları gibi kafalarını su kaplarına daldırıp daldırıp ıslatıyorlar. En kısa zamanda diğer yavrularımı da görmek istiyorum. Nasıl da özlemişim hepsini...


Posted by Picasa

18 Nisan 2008 Cuma

Bu amcalar ne yapıyor?

Sahiplerim televizyonun sesini açtıklarından dolayı son dönemlerin konusu 301'i istemeden de olsa kulak kabartıyorum. Ben köpeğim, 301'den anlamam. Benim Anayasam sadakat. O kadar. Bu yönümüzle nice insandan iyi olduğumuzu söyler durur Nurci ve Aycan. Hatta adı bir oyuncağa benzeyen ünlü bir yazarın blogundan veya kitabından bir alıntıları da vardır; "İnsanları tanıdıkça köpekleri daha çok seviyorum." Her bunu işittiğimde övünürüm kendimle. Neyse konuyu nereye getirecektim? Bugün meclisteki tartışmaları izledikten sonra , biz köpeklerin sadık olduğu kadar da insana oranla nasıl medeni olduğunu gördüm. Ve ırkımla tekrar gurur duydum. Buradan meclisteki büyük amcalara sesleniyorum. Lütfen litaratürden "köpek gibi hırlaşmak" deyimini kaldırır mısınız? Bizim yaptığımız hırlaşmak ise bu bizim bir tek "hav" diyebilmemizden. Sizin de lugatınız ve iletişiminiz bu kadar kıt mı?